karar-verme-surecinde-karar-vericilerin-etkisi
İnsanoğlu doğası gereği pek çok etkenden etkilendiği gibi pek çok etkeni de etkileyen bir varlıktır. Bunlardan biri de karar verme sürecine olan etkisidir. Alınacak olan kararın başarılı ya da başarısız olması olasılığı iç ve dış etkenlere bağlı olduğu kadar, karar verici veya karar vericilere de bağlı bir durumdur. Karar alma sürecinde karar verici(ler)'in kişilikleri önemli olduğu kadar. Sahip oldukları değerler, farkındalıklar, algılar, riske karşı sergiledikleri tutumlar ve grup olarak karar alma ya da karar katılmak gibi önemli unsurlar vardır. Her birey bu önemli unsurların fakında olarak, karar verme sürecin de bu unsurlardan kaynaklanacak olumsuz durumları elimine edebilmesi önem arz etmektedir.

İnsanoğlu bazen rehavete kapılarak bu gibi durumlar göz ardı edebilmektedir. Fakat bu unsurların göz artı edilmesi sadece karar sürecini olumsuz etkilemekle kalmaz aynı zaman da karar vericinin orta ve uzun vade de geleceğini de olumsuz etkileyecektir. Bundan dolayı karar verici konumunda olan bir bireyin, stres yönetimi yapabiliyor olmasının yanı sıra soğuk kanlılığını da koruması süreci etkin ve etkili yönetmesin de önemli rol oynamaktadır. Aşağı da yer alan bu unsurları, bir karar vericinin özümsemesi gerekir. Bu unsurların özümsenmesinin yanı sıra bu durumun fakında olarak karar sürecine sorgulayıcı bir yapı ile yaklaşması, alınacak olan kararın rasyonelliğini artıracaktır. 

Karar Verici veya Karar Vericiler

Kurumlarda, karar verme sürecini etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler, zamana ve duruma bağlı olarak değişebilen faktörlerdir. Karar faaliyetlerinin doğası gereği değişmeyen ve her zaman var olacak olan karar vericidir. Yani, bu süreç içerisinde değişmeyecek olan tek faktör İNSANDIR. Günümüzde, teknolojinin de gelişmesi ile birlikte bilginin toplaması, derlenmesi ve değerlendirilmesinde karar destek sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Fakat bu gelişmiş karar destek sistemleri, tespit edilemeyen bilgi ihtiyacı karşısında hiçbir anlam ifade etmeyecektir.

Bu sistemlerin oraya çıkmasının en büyük etkeni kurumların sürdürülebilirliğinin devam etmesine dayanır. Tüketici ihtiyaçlarını karşılamak, rekabet edilebilirliği sağlamak ve kurumların rakiplerine karşı ayakta kalabilmesi adına bu sistemleri ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır. Her ne kadar karar destek sistemleri çok gelişmiş olsa dahi, bu sistemleri kullanan ve kullanacak olan yine karar vericinin kendisidir. Teknolojinin gelişmesine bağlı olarak karar destek sistemleri ve bu sistemlerin türevleri var olmaya ve gelişmeye devam edeceklerdir. Bu nokta da unutulmaması gereken ise, karar sürecini başlatan ve bitiren insandır. 

Karar verici, var olan seçeneklerden birini tercih eden kişi veya kişileri temsil etmektedir. Karar verecek olan bir kişi veya bir grup olabilir ama mutlak suretle insandır. Literatüre bakıldığında ise bu konu yani, karar verici, "Karar Subjesi" ya da "Aktör" olarak nitelendirilmektedir.  Karar verme süreci, etki edeceği ve etkilendiği faktörlere bağlı olmasının yanı sıra, kurumların ayakta kalabilmeleri alacakların kararın etkin ve doğru olasına dayandığından dolayı karar verme süreci, psikolojik bir süreç olarak da görülebilmektedir. 

Kişilik

Karar verme sürecini etkileyen en önemli etken, karar vericinin kendisidir. Bu süreç içerisinde karar vericiyi diğer karar vericilerden ayıran en temel fark kişiliktir. Kişilik, karar verme sürecinde faklı çözümler üretilmesin de en büyük etkindir. Karar vericinin, karar verme sürecinde; aile yapısı, eğitim, yetiştiği çevre, bilgi birikimi, vb. etkenler temel olarak değerlendirilmektedir. Tüm bu bileşenleri oluşturan alt yapılar, karar vericilerde benzer olsa dahi kedi aralarında bile faklı oldukları gözlemlenebilir. Bu fakın oluşmasının nedeni kişiliktir. 

İnsanlar da ki en büyük temel fark fiziksel görünümleri olarak algılanabilir. Fakat bunun özünde insanlar fiziksel görümleri ile olduğu kadar tutum ve davranışsal olarak da bir birinden faklıdırlar. Kişilik olarak farklılıkların nedeni tek bir etkene bağlanamayacak kadar çeşitlilik gösterebilmektedir. Aynı ortam, aynı aile, aynı kültür, aynı çevre de yetişmek, aynı yerde çalışmak vb. ortamlar da yaşayan insanların davranışları aynı olsaydı eğer kişilik farklılıkları çevresel bir duruma bağlı olarak gösterilebilirdi. Kişiliğin oluşmasın da çevresel faktörlerin etkili olduğu kadar, olaylara, eğitim, çevre, yapmaktan zevk aldığı iş veya işler, diğer kişilerle olan ilişkileri, yetenekler,  ve daha pek çok etken kişiliğin oluşmasına etki etmektedir. Bu nedenle karar vericinin karakter, yetenek, ve yetiştiği çevrenin sosyo - kültürel yapısı, karar verme sürecin de büyük rol oynamaktadır.

Karar Vericinin Kişilik Yapısı

Değerler

Her birey kendine has kişisel değerlere sahiptir. Kişinin sahip olduğu bu değerle karar verme sürecinde oldukça etkilidir. Aynı zamanda bu süreci etkileyen diğer unsur ise örgütsel değerlendir. Karar verme sürecin de kişinin ve örgütün sahip olduğu değerler, bu süreç içerisinde etkinliğin ve etkililiğin önemli unsurlarıdır. Bilginin bir düzene sokulası, gruplandırması, analiz edilmesi ve değerlendirilmesin de kişilik değerlerinin bir yansımasıdır. Bir karar verme durumu ile karşı karşıya kalındığın da kişinin sahip olduğu değerler, karar verme sürecin de destek sistemi olarak da ifade edilebilir. 

Değerler, hayatın ve davranış biçiminin vazgeçilmez bir olgusudur. Fakat çoğu zaman sahip olunan değerlerin, davranış biçimini şekillendirdiği farkına bile varılamamaktadır. Karar verme durumun da olan bir bireyin karar verilmesi gereken durum ile ilgili belirlenmiş olan faktörlerin yanı sıra sahip olunan değerlerde karar tercihini etkilemektedir. İki farklı bireyin aynı konu üzerin de karar verme durumun da olduğun da karar durumu ile ilgili olarak yaptıkları yaklaşımların ve tercihlerin farklı olduğu görülebilir. Bu tamamen kişinin sahip olduğu değerlerden kaynaklanan bir durumdur. Her iki birey de yaptıkları tercihlerin sonucunda, her iki tarafta kendi yaptığı tercihin rasyonel olduğunu düşünmektedir.

Algı

Bilginin seçimi, organize edilmesi ve yorumlanması olarak tanımlanabilir. Algı aynı zaman da, duyu organlarının, fiziksel uyarılar yoluyla sinir sistemindeki sinyallerden meydana gelir. Örneğin; fiziksel bir nesneye bakıldığında o nesnenin ne olup olmadığını sinir sistemindeki sinyaller yoluyla algılanabilmektedir. Algı, sadece görme duyusuna bağlı bir kavram değildir. Görmek, Duymak, Tatmak, Dokunmak ve Koklamak yolu ile de olaylar ve durumlar algılanabilir. Bu durum üzerinde çalışılan konu ile doğru orantılıdır. Aynı anda birden fazla duyu organını kullanarak da olayın algılanması gerçekleşebilir. 

Karar verme sürecin de algının önemi ise karar problemi, kararın kapsam alanı ve bu bağlı olarak karar verme sürecin de izlenecek yolu etkilemektedir. Aynı zaman da algı, karar problemine yaklaşım tarzını da etkileyebilmektedir. Bundan dolayı, karar vericinin, problemi, süreci, çevreyi vb. etkenleri farkında olup algılayabilmesi gerekmektedir. Alınan uyarıların davranış olarak ortaya çıkabilmesi için ilk olarak bu uyarıların algılanması gerekmektedir. Bu da algının davranışları etkileyen bilişsel bir süreç olduğunun göstergesidir.

Algı, yönetim bilimlerin de oldukça önemli bir yere sahiptir. Yönetici pozisyonuna gelmiş bir bireyin çevresi ile ilgili uyarıları ve buna bağlı olarak bilgiyi algılama, değerleme, organize etme ve değerlendirme sürecinin farkın da olması gerekmektedir. Bireylerin sahip oldukları değerler, hedefler, amaçlar ve yetiştikleri kültürel çevreye bağlı olarak algılama sürecin de farklılıklar görülebilir. Bu etkenlere bağlı olarak bireylerin aldıkları eğitim, geçmiş tecrübeleri, yetenekleri ve fiziksel özelikleri gibi pek çok etken bu süreci etkilemektedir. Bazı durumlar da algı ve duyu bir birinin aynı olarak düşünülebilir. Fakat bir birilerinde farklıdırlar. Duyu, duyu organlarımızla yapabildiğimiz her şeydir. Algı ise kişinin içinde bulunduğu ortama bağlı olarak beklentilerini, geçmişine dayanarak beynin bir anlam vermeye çalışmasıdır.

Karar Vericinin Algısı

Karar Vericinin Riske Karşı Tutumu

Risk, eldeki  bilgi ile sahip olunamayan bilgi arasında ki belirsizlik olarak ifade edilebilir. Karar verme durumun da olan bir bireyin fakında olması gereken durum, tüm kararların göreceli olarak belirli ölçüde riskleri vardır. Bu süreçte karar vericinin riski ne derecede algıladığı önemli olduğu gibi kararın riskini ne ölçüde değerlendirdiği de önemlidir. Bir karar vericinin riske karşı olan tutumu, karar verme davranışlarını önemli ölçü de etkilemektedir.

Karar vericilerin riske karşı olan tutumlarını iki önemli fark belirlemektedir. Bunlar; başarısızlık ve başarıdır. Başarısızlığa uğramış bir birey karar alırken , düşük ve orda ölçüde risk taşıyan strateji seçme eğilimi içerisindedirler. Başarısızlığı tatmamışlar ise en yüksek getiriyi elde edebilmek için büyük kayıpları göze alarak riskli alternatifler tercih edebilmektedirler. Alternatiflerin gerçekleşme olasılıklarına bakmaksızın büyük kayıpları göze alamayıp az getiri ile yetinen karar vericiler genellikle riskten kaçan kişilerdir. En yüksek getiriyi elde etmek isteyen karar vericiler ise büyük kayıpları göze alarak riskli alternatif seçerler bu kişiler genellikle riski seven kişilerdir. 

Karar vericilerin riske girme durumuna göre hedef ve seçenekleri değerlendirmeleri ve tercihleri konusunda farklılık göstermektedir. Riske girme konusunda çekimser karar vericiler, risk taşımayan, belirsizliğin olmadığı ve kesin sonuç olasılığını yüksek olduğunu alternatifleri tercih etme eğilimindedirler. Riske girmekten çekinmeye karar vericiler ise belirsizliği olduğu ortam da dahi en yüksek getiriyi elde etmek istediklerinden riske girebilmektedirler. Fakat bu noktada şöyle bir yanılgı oluşmamalıdır. Riske girme eğilimi olan karar vericilerin, riske girme eğilimi az olan karar vericilere göre daha etkili karar aldıklarını söylemek pekte doğru olmayacaktır. 

Karar Vericinin Riske Karşı Olan Tutumu

Grup Olarak Karar Verme - Karara Katılma

Son yıllara bakıldığında karar almadaki bireysellik eğiliminin değiştiği gözlemlenmektedir. Karar verilmesi noktasında artık bireyler tek başlarına karar vermektense grup içerisinde karar verme eğilimi izlemektedirler. Bu durum özellikle karmaşıklık ve belirsizlikten kaynaklanmasının yanı sıra önemli ve stratejik bir karara varılması noktasında daha sık rastlanmaktadır. Karar verme sürecinin önemli unsurlarından bir de örgütler de alınan kararların bireysel ya da grup kararlar olmasıdır. Birden fazla kişinin bir araya gelerek verdiği kararlar grup kararları olarak adlandırılmaktadır. 

Grup tarafında alınan kararların nasıl alındığının anlaşılması için bireylerin, nasıl karar aldıklarına yönelik yapılan çalışmaların, grubun karar alma mekanizmasını anlama da sınırlı bir etkisi bulunmaktadır. Grup davranışları bireysel karakteristik özelliklerin bir uzantılı olarak düşünülemez. Faklı bireylerin bir araya gelmesi ile grup oluşuğundan dolayı, grubu oluşturan bu bireyler grup olarak alacakların kararı bireysel olarak tahmin etme olasılıkları çok düşüktür. 

Karar verme süreci grup olarak yapılıyor olsa dahi, bu süreci oluşturan aşamaları dikkate alarak yapılması gerekir. Karar verme sürecindeki aşamalar sadece bireysel karar verme sürecini yansıtmamaktadır. Kararın etkili ve uygulanabilir olası için bu süreçteki adımların dikkate alınması tercihin optimum olma olasılığını artıracaktır. Fakat grup olarak alınacak karalar da, bireysel olarak etkilenen faktörler haricinde farklı faktörlerden etkilenebileceklerinden dolayı alacakları karar için faklı yaklaşımlar yapmaları gerekmektedir.

Yönetici konumunda olan bireyler veya karar vericiler bir grubun parçası olduklarından dolayı önemli kararlar nadiren bireysel olarak alınmaktadır. Etili bir karar verilebilmesi için, karar vericilerin problemi çözme konusunda doğru kişileri tercih etmesiyle birlikte çözümün ne denli etkili olacağını belirlemektedir. Grup olarak karar vermek sadece bununla kalmayıp grubu oluşturan her bireyin uzmanlık alanı, becerileri vb. yetkinlikleri dikkate alınması gerekmektedir. Bireysel uzmanlıklar grubun bir bütün olarak yeteneğini belirleyeceğinden dolayı kararın etkili olmasın da büyük rol oynayacaktır.
Grup Olarak Karar Verme Karar Katılma

Sonuç

Karar almak şüphesiz ki 7'den 70'e herkes tarafından her gün yapılan bir eylemdir. Karar almak gün içerisinde fizyolojik ihtiyaçları karşılamaktan başlayarak kısa, orta ve uzun vade karar almaya kadar dayanan bir süreçtir. Fizyolojik ihtiyaçlar yani, beslenme barınma giyinme vb. kararlar yüksek öneme sahip olmasalar da bireyin kişiliğini ve hayata bakış açısının yansıtan önemli unsurlardır. Bu gibi kararları alırken yukarıdaki kavramlar bağlı olarak yapılıyor olsa da bireyler bazen bunun fakında olmayabilir.

Örgütler de karar verici konumunda olan bir bireyin yukarı da yer alan kavramları bilincin de olunmaması kararı olumsuz etkileme olasılığı vardır. Bundan dolayı bir karar verici kendi kişiliğini tanıması, algılama ve farkındalık seviyesi yüksek olması gerekmektedir. Aynı zaman da karar almak sürecin de birlikte çalıştığı bireylerle uyum içerisinde çalışabilme ve etkin bir iletişime de sahip olması gerekmektedir. Bu durumdan çıkarılacak en önemli netice bir karar vericinin asla ben merkezcil olmamalıdır. 

Referanslar:
  •  SAĞIR, Cenkan. Karar Verme Sürecini Etkileyen Faktörler ve Karar Verme Sürecinde Etiğin Önemi: Uygulama Bir Araştırma. [-] Edirne : -, 2006.
  • Çil, Prof. Dr. İbrahim. karar Teorisi ve Analizi. -, -, -

Yorum Gönder

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.