Son Gönderiler


uretim-sureci

Süreç; istenilen sonuca ulaşabilmek için, olguların ve olayların belirlenen koşullara göre önceliklendirilmesi neticesinde takip edilecek olan bir dizi eylemden meydana gelmektedir. Hayatın her anında farklı süreçler ile karşılaşılabilir. Bu süreçlerin oraya çıkması veya karşılaşılmasının sebebi insanoğlundan kaynaklanmaktadır. İnsanoğlu hayatında farklı kazımlar, deneyimler, tecrübeler, heyecan, başarı vb. olgular elde etmek istediğinde, bu olguların elde edilebilmesi için belli girdilere sahip olması gerekir.

Örneğin; hayatında tırmanma deneyimi elde etmek isteyen bir bireyin, bu deneyime sahip olabilmesi için sahip olması gereken girdiler; dağcılık ve tırmanma ile ilgili bilgi, ekipmanlar, eğiticiler vb. bu girdilerin neticesinde bireyin tırmanma deneyimini elde edilmesi için bunların nasıl kullanıldığı ve dikkat edilmesi gereken noktalar, risk anında yapılacaklar gibi unsurları bilme ve öğrenmesi gerekmektedir. Tüm bu unsurlar, kendi aralarındaki önem dereceleri dikkate alınarak öğrenme sürecine tabi olunmaktadır. Bu sürecin sonunda da birey tırmanma deneyimini elde emiş olacaktır.

Süreç, canlı varlıklar için olduğu kadar, cansız varlıkları da kapsayan bir olgudur. Bu nedenle de, canlı veya cansız fark etmeksizin elde edilmek istenen sonuca ulaşılabilmesi için muhakkak bir sürece tabi olunması gerekmektedir. Örneğin; doğal kaynakların, insanoğlunun kullanabileceği faydalı bir hala gelebilmesi için belli süreçler gerektirdiği gibi, A noktasında B noktasına gitmek isteyen bir birey için de gerekmektedir. Bu nedenle de süreç, olay ve olgular için olmazsa olmaz bir unsurdur.

Sürecin bu deneli önemli bir unsur olması, beraberinde büyük ve önemli sorumluluklarda getirmektedir.  Bundan dolayı süreç yönetimi, istenilen sonuca ulaşmada kritik bir rol oynamaktadır. Süreç yönetimi, amaca hizmet edecek girdilerin belirlenmesinden, bu gidiler kim ve kimler tarafından, hangi araç ve gereçlerin kullanımı ile istenilen sonuca ulaşmaya kadar uzanmaktadır. Sonucun istenildiği gibi olması için, sürecin etkin ve verimli olarak yönetilmesi gerekmektedir.

İnsanoğlunun ihtiyaçlarını gidermek için üretilen ürünlerin bir üretim süreci gerektirdiği herkes tarafından bilinmektedir. Genellikle girdi, süreç ve çıktı olarak bilinen bu yapının arkasında bir buzdağının olduğu göz ardı edilebilmektedir. Herkes tarafından bilene genel üretim süreci göz önünde bulundurularak, iktisadi değere sahip bir ürünün nasıl ortaya çıktığı ve ortaya çıkmasında tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen sürecin işleyiş yapısı aşağıdaki gibidir.

Genel Üretim Süreci

Üretim, doğada bulunan kaynakların insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde mal ve hizmete dönüştürülebilmesi için üç temel unsurun olması gerekmektedir. Bu unsurlar; girdiler, süreçler ve çıktılardır. Bu üç temel unsur bir birlerinden farklı olmakla beraber her birinin kendine özgü süreçlerden oluşmaktadır. Bu bağlamda, faydalı bir ürünün ve hizmetin oraya çıkması bir sürece tabidir. Bu süreç üretim süreci olarak bilinmektedir. Buna göre, genel üretim süreci aşağıdaki kavram haritasında yer aldığı gibidir.
genel-uretim-sureci
Genel Üretim Süreci
Genel üretim süreci, yukarıdaki kavram haritasında görüldüğü gibi 3 temel adımdan meydana gelmektedir. Bu üç temek adım kendi içerisinde özelleştirilerek üretilecek olan ürünün türüne göre her bir adım kendi içinde pek çok adımdan oluşmaktadır. Yani, tüketiciye faydalı bir ürün veya hizmet üretmek için ne ile üretilecek, kim ile üretilecek, nasıl üretilecek ve ne kadar üretileceğinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle de, pek çok üretim faktörünün bir araya getirilmesi gerektiği gibi bu faktörlerin faydalı bir ürün ya da hizmete dönüşebilmesi için bir çok faklı ekipmanın da bir araya getirilmesi gerekir. Aynı zamanda tüm bu unsurları kullanarak faydalı ürün ve hizmeti oraya çıkarabilecek yetkinliğe sahip bireylerin bir arada bulunması gerekmektedir. Yukarıdaki kavram haritasında yer alan genel üretim sürecinin temel girdi, süreç ve çıktıları aşağıdaki gibidir. 
  • Girdiler
    • Talep
    • Sermaye
    • Hammadde
    • Zaman
    • Enerji
    • İnsan kaynakları
  • Süreç
    • Tasarım
    • Planlama
    • İşletme
    • Yönetim
    • Pazarlama
  • Çıktı
    • Nihai ürün
    • Nihai hizmet
Yukarıda yer alan girdiler, süreç ve çıktılar ile ilgili temel unsurlar olmakla beraber her biri, üretilecek olan ürünün doğasına göre, farklı girdiler ve süreç içerebilmektedir. Bu nedenle de yukarıda yer alan üretim süreci içerisindeki her bir girdi ile birlikte süreç adımları da özelleştirilebilir. Bu bağlamda yukarıdaki temel unsunlar göz önünde bulundurularak üretim sürecinin işleyiş yapısı aşağıdaki kavram haritasında görüldüğü gibi ifade edilebilir.

Üretim Sürecinin İşleyiş Yapısı

uretim-surecinin-isleyis-yapisi
Üretim Sürecinin Yapısı


Girdiler

Üretim sürecinde ilk aşama, üretilecek olan ürünün girdilerinin belirlenmesidir. Yukarıdaki kavram haritasında da görüldüğü gibi girdilerin en önemli unsuru taleptir. Üretilecek olan ürüne bir talep veya ihtiyaç bulunmaması durumunda ürünün üretilmesinin her hangi bir anlamı olmayacaktır. Bu nedenle üretilecek olan ürün için bir talebin ya da ihtiyacın olup olmadığı muhakkak göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Buradaki kritik nokta ürüne talep olması durumunda, bu talebin yatırım maliyetlerini karşıladığından emin olunması gerekmektedir.

Ürün ile ilgili talebin yoğun olması durumunda dahi, yatırım maliyetlerini karşılayamayacak ise üretimin gerçekleştirilmesi söz konusu olmayacaktır. Talep edilen ürünün yatırım maliyetlerini karşıladığından ve pazarlanabilir bir ürün olduğuna karar verildikten sonra hammadde tedarik sürecine başlanılmalıdır. Hammadde tedarik sürecinin tamamlandıktan sonra, üretime başlamadan önce, üretilecek olan ürün için diğer girdilerine yönelik fizibilite çalışması yapılması gerekmektedir. Bu girdiler; enerji, zaman ve insan kaynakları olarak sınıflandırılabilir. 

Süreç

Süreç aşaması, yukarıda da görüldüğü gibi belirli adımlardan meydana gelmektedir. Tahmin edilebileceği üzere, hammaddelerin belirli işlemlerden geçerek bir ürün oluşturabilmesi için, ürünün bir tasarıma sahip olması gerekmektedir. Kavram haritasında da görüldüğü gibi sürecin ilk adımı tasarımdır.

Tasarımın bu denli önemli bir yere sahip olmasının en büyük nedeni ise, tasarımın temel hareket noktası kabul edilerek, üretilecek olan ürünün planlamaları gerçekleştirilir. Bu planlar neticesinde de sürecin işleyiş yapısına göre de, işlem kısmında yerine konulmaktadır.  Girdilerin ve sürecin doğru yönetilmesi, verimlilik ve etkinliği artırılabilmesi için büyük bir önem arz etmektedir. Bu nedenle de bu sürecin etkin bir şekilde yönetilmesi verimliliği artıracağı gibi etkililiği de artıracaktır. Sürecin son aşaması olan pazarlama ise, nihai ürünün pazarda nasıl konumlanacağının belirlenmesinin yanı sıra ürünün hangi hedef kitleye hitap ettiğine de karar verilmesi gereken önemli adımlardandır.

Çıktılar

Bu aşama nihai ürünün ya da hizmetin meydana geldiği aşamadır. Buradaki önem önemli nokta ise, ürünün veya hizmetin alıcıya ulaştırılması sürecidir. Ürünün ya da hizmetin alıcıya ulaştırılmasının ardından, ilgili ürünün tamamlayıcı bir ürün olup olmama durumuna göre, diğer ürünler tarafından desteklenip desteklenmeyeceği belirlenmelidir. Eğer ürün tamamlayıcı bir ürün ise, ürünün ekonomik bir değer yaratabilmesi için, diğer ürünler tarafından desteklenmesi kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle de ürünün hangi sınıfa ait olduğu bilinmesi ve ona göre hareket edilmesi gerekmektedir. Ayrıca ürünün kullanımı karmaşıklığına bağlı olarak da, ürünün kullanımına yönelik bilgilendirme yapılması gerekebilmektedir. 

Bu sürecin sonunda oraya çıkacak olan mal veya hizmetin ekonomik bir değere sahip olup olmadığıdır. Keza üretim en genel tanım ile üretim, ekonomik değeri olan mal ve hizmeti oraya çıkartabilmektedir. Üretim denilince genel de ilk akla gelen, bir ürünün ortaya çıkarılması amacı ile yapılan tüm faaliyetler dizisi olarak düşünülebilmektedir. Fakat üretim aynı zamanda var olan bir ürüne değer katmak veya değerini artırmak amacı ile yapılacak faaliyetleri de kapsamaktadır.

Üretim, doğa tarafından tam anlamıyla karşılanamayan ihtiyaçlar ve gereksinimlerin, insanoğlu tarafından karşılanabilmesi için bir dizi aktivitenin sonunda oraya çıkacak ürün ve hizmetleri üretim olarak adlandırılabilir. Buradan da anlaşılacağı üzere üretim sürecinin sonunda oraya fiziksel bir ürünün çıkma zorunluluğu bulunmadığından dolayı, topluma değer katan insanoğlunun ihtiyaçlarını giderebilecek aktiviteler topluluğu üretim olarak adlandırılır.

farkli-disiplinlerin-uretime-bakisi
Üretim, geniş anlama sahip bir kavram olduğundan dolayı, farklı disiplinler tarafından, farklı tanımlamalar yapılabilmektedir. Bu durum, üretim için yapılan genel bir tanımın, diğer disiplinlerin üretime bakışını yansıtamaya bilmektedir. Bu nedenle de farklı disiplinlerin kendilerine özgü tanımlamaları bulunmaktadır. Üretimin disiplinler arası farklı tanımlamaları olmasına rağmen, her disiplinin bakış açısında insanoğlunun ihtiyacını gidermeye yönelik faydalı mal ve hizmet üretebilmek bulunmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere üretim insanlığın ihtiyaçlarını gidermeye yönelik yapılan bir dizi eylemden ibarettir.

Bu bağlamda, üretimin temel amacı doğal kaynaklar başta olmak üzere diğer kaynakların kullanılabilir duruma getirilerek, fayda sağlayacak biçime dönüştürülmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda, üretim insanlığın ihtiyaçlarını gidermek, değer katmak, yaşam koşullarını iyileştirmek vb. pek çok faktöre bağlı olarak yapılabilirken, aynı zamanda hammaddelere, yarı mamullere, ürünlere değer katmak içinde yapılabilmektedir.

Buna göre de, farklı disiplinler üretimde farklı noktalara odaklanmaktadır. Bu disiplinler; İktisat, Mühendislik ve İşletmeler olmak üzere üç ana grupta toplanabilir. Bu disiplinlerin odaklandıkları noktalar bakıldığında ise, iktisadın odak noktası, her türlü fayda ve değer yaratan mal ve hizmetler olarak tanımlarken aynı zamanda mal ve hizmetlerin iktisadi bir değeri olup olmadığını da göz önünde bulundurmaktadır. 

Mühendisliğin odaklandığı nokta, hammadde, yarı mamul ve ürünlerin teknik ve fiziki yönleri açısında değerini artıracak faaliyetleri üretim olarak tanımlarken, işletmeler ise hammaddelerin fiziksel ve kimyasal süreçlerden geçmesi sonucunda ortaya çıkan mal ve hizmetlerin tüketiciye fayda yarattığı taktirde, mal ve hizmetlerin iktisadi bir değere de sahip olacağında dolayı üretim, işletmeler için, kar elde etmek olarak da tanımlanabilmektedir. 

İktisat Açısında Üretim

iktisat-acisindan-uretim
İktisat açısından üretim, her türlü fayda, değer veya iktisadi mal ve hizmetler meydana getirme olarak tanımlanmaktadır. Nihai bir ürünün insanoğlunun ihtiyaçlarının giderilmesi için önemli olduğu kadar, nihai ürünün aynı zamanda iktisadi bir değerinin olması da önem arz etmektedir. İktisadi değeri olmayan bir ürünün insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılamak adına yapılacak olan her türlü faaliyetin yerine getirebilmesi söz konusu değildir. Bu nedenle de üretilecek olan her ürünün iktisadi değere sahip olması gerekmektedir. 

Mühendislik Açısından Üretim

muhendislik-acisindan-uretim
Mühendisler açısından üretim, teknik veya fiziksel yönü ile ele alınan soyut bir varlığın üzerinde değerini artıracak her değişikliği üretim olarak tanımlanmaktadır. Bu bir hammadde olabileceği gibi yarı mamulün kullanılabilir bir ürüne dönüştürme süreci olarak da tanımlanabilmektedir. Mühendisler için üretim, çoğu zaman fiziki bir varlığı faydalı bir ürüne dönüştürme olarak tanımlasalar da, soyut kavramlar üzerinde yapılacak olan değişiklikler de üretim olarak tanımlanabilmektedir.

İşletmeler Açısından Üretim

isletme-acisindan-uretim
İşletmeler açısından üretim, hammaddelerin fiziksel ve kimyasal süreçlerden geçirilmesi neticesinde, tüketiciler açısından faydalı mal ve hizmetin oraya çıkması üretim olarak tanımlanmaktadır. Tüketiciler açısından faydalı mal ve hizmet üretildiği taktirde iktisadi bir değer sahip olacağından dolayı da, üretim işletmeler için aynı zamanda kar elde etmek olarak da tanımlanabilmektedir. Bu nedenle de işletme açısından üretim, tüketicilere faydalı mal ve hizmet üretme çabası içerisinde olduğu kadar, kar elde etme çabası içerisindedir. 

uretim-ve-uretim-kavramina-genel-bakis
Üretim, insanlığın ilk çağlarına kadar uzanması ile birlikte, tarihin ilk çağlarından bu yana, insanoğlunun çeşitli nitelikte ve türde ihtiyacını karşılamak ve yaşamlarını idame ettirebilmek için olmazsa olmaz bir olgudur. İnsanlığın ilk çağlarına bakıldığında, insanoğlu doğada bulunan kaynakları, çeşitli araç gereçler kullanarak kendi yaşamını idame ettirme ve ihtiyaçlarını karşımaya çalışmıştır. 

İnsanlığın yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte doğadan bulunan kaynakların, insanoğlunun ihtiyaçlarını ve gereksinimleri karşılamak için kullandığı araç gereçlerin yetersizliği sonucunda, yeni araç gereçler üretme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu ihtiyacın doğmasına neden olan insanlığın yaygınlaşmaya başlaması olduğu gibi, doğada bulunan mevcut kaynakların insanoğlunun ihtiyaç duyduğu gereksinimlerinin karşılanamamasına da dayanmaktadır. Bunun nedeni de doğada bulunan kaynakların işlemden geçmeden herhangi bir fayda yaratmadığından kaynaklanmaktadır.

Doğadan buluna kaynakların insanoğlunun fayda sağlaması ve yaşamlarını devam ettirebilmeleri adına yeni araç gereçle geliştirmiş ve geliştirdikleri araç gereçler ile doğada bulunan kaynakları insanlığa fayda sağlayacak biçimde işlemlerden geçirmişlerdir. İnsanlığın hızla yaygınlaşmaya devam etmesi ile beraber ortaya çıkan sonsuz miktarda ihtiyaçların karşılanabilmesi için doğadan bulunan kıt kaynakların insanoğlunun ihtiyaçlarını giderebilmek adına, doğadaki kaynakların miktarını ve faydasını artırma ihtiyacının oraya çıkması neticesinde üretim kavramının ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

Üretim Nedir?

uretim-nedir
Yer yüzün de değişik türler de ve sayı da bulunan kaynakların, toplum veya toplumların istek ve ihtiyaçlarını karşılamak adına ve tüketilmek üzere faydalı mal ve hizmete dönüştürülebilmesi için sermaye ve insan emeği uygulanması işlemine üretim olarak adlandırılmaktadır. Buradan da anlaşılacağı üzere ekonomik anlamada fayda yaratılabilmesi için insanoğlunun üretim yapması gerekmektedir. Üretimin temel amaçları ise, mal, hizmet ve bilgi üretmektedir. Üretim faaliyetleri türlerine göre ayrıldığı zaman ise üç temel üretim biçiminden söz edilebilir. Bunlar; Birinci üretim, İkincil üretim ve Hizmet üretimidir.

Birincil Üretim; Doğadan bulunan mevcut tüm hammaddelerin işlenmek ve kullanmak üzere çıkarılması olarak tanımlanabilir. Çıkarılan hammaddelerin, üretilen tüm mamullerin esasını oluşturduğundan dolayı bunlar, temel hammaddeler olarak da adlandırılmaktadırlar. Bu temel hammaddeler; demir, bakır, kömür, petrol, balıkçılık, vb. birinci üretimi kapsamaktadır.

İkincil Üretim; Doğadan temin edilen hammaddelerin ya da yarı işlenmiş hammadde veya mamullerin işlenerek yeni ürünlerin ortaya çıkması ve insanların kullanabileceği biçime dönüştürülmesini kapsayan faaliyetler olarak sınıflandırılmaktadırlar. İkincil üretime verilebilecek en iyi örnek sanayi üretimidir. Sanayi faaliyetlerinin tümü ikincil üretimi kapsamaktadır. 

Hizmet Üretimi;  adından da anlaşılacağı üzere mamullerden daha çok hizmete üretmeye yönelik bir üretim biçimidir. Hizmet üretimine aynı zamanda üçüncül üretimde denilmektedir. Hizmetin, ürünlerden temel farkı, elle tutulan somut bir varlık olmadığında dolayı, üretildiği an itibaren tüketilmesine dayanır. Hizmet üretimi, kişisel ve ticari olmak üzere iki farklı biçimde ele alınmaktadır. Kişisel hizmet üretimi; avukatlık, öğretmenlik vb hizmetler olarak ifade edilebilir. Ticari hizmet üretimi ise; turizm, haberleşme, danışmanlık, bankacılık, sigortacılık vb. hizmetlerden oluşmaktadır. 

Üretim ile Tüketim Arasındaki İlişki

Üretim, insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik yapılan bir dizi faaliyet sonucunda oraya çıkan ürün ve hizmet iken, tüketim ise, mal ve hizmetlerin insanoğlunun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kullanılmasına da tüketim denilmektedir. Tüketim, aynı zamanda tüm ekonomik faaliyetlerin hedefindeki son amaç olarak da nitelendirilmektedir.

Bireylerin, toplumlarda ekonomik açıdan iki farklı rolü bulunmaktadır.  Bunlar; üreticilik ve tüketicilik'tir. Bu nedenle de her insan hayatını sürdürebilmek için var olan bir çok ürün ve hizmetten yararlanmak yani, tüketmek durumdadır. Üretim, insanoğlunun ihtiyaçlarını gidermek için yapılmakta iken, üretici açısında üretim ise, ekonomik değer yaratmak için yapılmaktadır. Bundan dolayı da üretim olmadan tüketim, tüketim olmadan üretim yapılması söz konusu değildir. Fakat tüketimin gerçekleştirilebilmesi için, her bireyin kendine göre bir satın alma gücünün de var olması gerekmektedir.

Bu bağlamda da tüketimin gerçekleşebilmesi için, insanoğlunun var olan satın alma güçlerini artırmaya yönelik üretime katkıda bulunması gerekmektedir.  Buradan da anlaşılacağı üzere üretim ve tüketim bir döngü olarak nitelendirilebilir. Bu döngü içerisinde, insanoğlu satın alma gücü artırmaya yönelik üretime katkı sağlamak durumunda iken, aynı zamanda ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmeti de üretmektedir. Bu da üretim ve tüketimin arasında doğrudan bir ilişkinin var olduğunu bir göstergesidir. 

problem-cozme-becerileri-ve-kazandirdigi-nitelikler

Problem Çözme Becerileri

İnsanoğlu yaşamı boyunca farklı türden problemler ile karşı karşıya kalmaktadır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte, karşı karşıya kalınan problemlerin geleneksellikten uzaklaştı ve giderek daha da karmaşıklaşan problemler ile karşı karşıya kalınmaktadır. Günümüz koşullarında dünyanın hızla değişmesiyle beraber, bireylerin de bu değişime ayak uydurarak değişmesi ve gelişmesi problem çözme bakımında büyük önem arz etmektedir. Keza kendini geliştirmeyen ve yenilemeyen bireyler, giderek kompleksleşen problemler ile karşılaştıklarında çözüm üretme konusunda yetersiz kalacaklardır. Bu nedenle de karşılaşılan problemleri çözebilmek için, bireyleri sahip olması gereken bazı temel beceriler vardır. Bu bağlamda pek çok problem çözme becerilerinden bahsedilebilir. Fakat her bireyin sahip olması ve geliştirmesi gereken olmazsa olmaz üç temel beceri vardır.

Bunlar;
  • Planlama ve Organize Etme
  • Gözden Geçirme ve Değerlendirme 
  • Eleştirel Düşünme

Planlama ve Organize Etme

Adından da anlaşılacağı üzere, karşılaşılan problemin her adımını planlayıp organize edebilmesi gerekir. Planlama ve organize etme aşamasında, problem çözücüden beklenen sahip olduğu bilgiyi , karşı karşıya kaldığı problemin çözümünde kullanabilmesi ve çözüm yollarını planlayarak organize edebilmesi gerekmektedir. Aynı zamanda işin tamamlanması için gereken koşullar ve kaynakların açık ve net bir biçimde tanımlaması gerekmektedir. Bu tanımlamaların ardından sonuca ulaşmak için her adımın en küçük aşamasına kadar kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda planları oluşturmaları ve karmaşık plan yürütebilme becerisi büyük önem arz etmektedir. 

Gözden Geçirme ve Değerlendirme

Problemin, planlanması ve organize edilmesinin ardından, çözülmesi gereken problemi tekrar ele alınıp incelenmesi ve bu inceleme esnasında ne gibi sonuçların ortaya çıkacağı konusunda bir değerlendirme sonucuna göre de alternatif stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir. Aynı zamanda belirlenecek olan stratejilerin zayıf ve güçlü yanlarını ortaya konularak verilerin toplanması, uygun öneri ve çözümlerin geliştirmesi açısında büyük bir öneme sahiptir.

Bu bağlamda önemli bazı unsurlar vardır. Çözülmek istenen bir problemi, problem çözme tekniklerini kullanarak genel bir çözüm üretmek yerine, istenilen sonuca ve amaca ulaşmak için bir çözüm üretilmesi, problemin çözümünden daha tatmin edici sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Aynı zamanda problem çözme bir grup tarafından yapılıyor ise değerlendirilmesi gereken önemli noktaların değerlendirildiği konusunda görüş birliği içerisinde olunması gerekmektedir. Bunun nedeni ise işin nasıl yapılacağı konusuna gelindiğinde, karar verme aşamasını kolaylaştıracaktır.

Eleştirel Düşünme

Eleştirel düşünme, akıl yürütme, analiz ve değerlendirme gibi zihinsel süreçlerden oluşan bir düşünme biçimi olarak ifade edilmektedir. Problem çözmede önemli ve kritik bir yere sahip olan bu düşünce biçimi, problemin çözümünde karşılaşılacak olan zorlukların üstesinden gelerek, istenilen hedefe ulaşma yolunda etkili olacak araç - gereç ve davranışların doğru belirlenebilmesinde önemli bir yere sahiptir. Problem çözme becerileri üst düzey düşünme becerileri arasında nitelendirildiğinden dolayı bilgiye ulaşma, analiz, gözlem, gibi düşünce davranışları ile de doğrudan ilişkilidir. 

Eleştirel düşünebile becerisi aynı zamanda fikir, hareket ve strateji üretebilmenin yanı sıra karar vermek için durumun analiz edebilme ve sonuca ulaşma konusunda büyük önem arz etmektedir. Eleştirel düşünme becerisine sahip olan bir birey, problem ile ilgili farklı yaklaşımlar sergileyebileceği gibi çözüm için toplanmış olan verilerle farklı fikirler üreterek etkili bir strateji belirleyebilme olasılığı oldukça yüksektir. Bu nedenle eleştirel düşünebilme karşılaşılan olay veya olaylarla ilgili etkili çözümler üretebilmede önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda, sonuca ulaşmak, farklı düzeylerden meydana geldiğinden dolayı en basit olayın etkenlerinin belirlenmesinden en karmaşık olayların etkenlerini belirlenme ve analiz edebilme yetisine göre belirlenmektedir.

Problem Çözmenin Kazandırdığı Temel Nitelikler

Düşünme; problem çözme sürecinde pek çok farklı kavramlar ile karşı karşıya kalındığından dolayı çözüm sürecinde karmaşıklığa neden olabilmektedir. Bundan dolayı da, farklı kavramlar ve karmaşıklığı değerlendirmek adına bir düşünme zemini oluşturulmaktadır. Oluşturulan bu zemin neticesinde, karmaşıklık ve farklı kavramların anlaşılması ve arasında ne tür ilişkilerin olduğunu saptanması için odaklanılır. Bu durum problem çözücü için önemli bir durum olduğu için karşılaştığı yeni kavramlar sayesinde düşünme becerisini geliştirmektedir. 

Araştırma; problem çözmede tek bir doğru cevap olmadığında dolayı, problemin çözümüne yönelik farklı çözüm yollarını daha detaylı boyutta ele alınması ihtiyacından doğan araştırma gerekliliği, bireysel araştırma yetkinliği becerisini geliştirmektedir. 

Çözüm Üretme; araştırma becerisi gelişmiş olan bir problem çözücünün, problem ile ilgili farklı hipotezler ortaya koyabilmesi neticesinde, problemin çözümüne yönelik, çözüm üretebilme yetisini de geliştirmiş olmaktadır. Aynı zamanda çözüm üretebilen bir problem çözücünün sorumluluk alma konusunda kendine olan güveni de artmaktadır. 

karar-verme-teknikleri
Karar verme, hayatımızın her anında yer alan, istediğimiz sonuca ulaşmak için bir alternatif seçme aşamasıdır.  Karar verme her zaman zor bir süreçtir, bir alternatifi seçmek bir diğerinden vazgeçmek demektir. Karar verirken zihinsel, bedensel ve duygusal bir süreçten geçeriz.

Karar verme problem çözmenin her aşamasında seçimler yapmak için gerekli bir mekanizmadır. Problem çözme ise bir durumu sistematik olarak inceleyip, geliştirmek, uygulamak ve sonuçları değerlendirmek için takip edilen bir dizi faaliyeti anlatır. Problem çözme bir sorun ortaya çıktığında uygulanır. Belirli bir problemi çözmek ve istenilen amaca ulaşmak için birtakım ölçütler ışığında, mevcut tüm seçenekler arasından  bir ya da birkaçını seçme işlemine de karar verme denilmektedir. Karar verme sadece bir sorun olduğunda başvurulan bir yöntem değildir,  bir değişikliğe ihtiyaç olduğunda da karar vermeden yararlanılır. 

Karar verme süreci, problemin tanımlanması ile başlar. Problem tanımlanması; amaçların tanımlanması, amaçları başarmak için alternatiflerin tanımlanması, alternatiflerin kıyaslanması için kriterlerin tanımlanması, problemin yapılandırılması aşamalarından oluşur. Problem tanımlandıktan sonra karar modelinin analizi ve geliştirilmesi gerçekleştirilir. Bu süreç ise; problemin ve alternatiflerin analizi, veri toplama ve analizi, çözümün geliştirilmesi, çözümün testi ve sonuçların analizi, duyarlılık analizi aşamalarından oluşur. Bütün bu aşamalardan sonra tercih yapılması, uygulanması ve geri besleme süreçleri sırasıyla gerçekleşir.

Problem, istenmeyen, araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken bir durumdur.   İstenilen durum ile gerçek durum arasındaki farktır. Problem çözme süreci, karar verme süreci ile iç içe bir süreçtir. Karar verme de ve problem çözme sürecinde önce problem algılanır. Problemin algılanması için kendimize bazı sorular sorarız. Bu sorular; ortada rahatsız edici bir durum var mı, problem nereden doğuyor, bu gerçek bir problem mi, problem kimlerin problemi, problem sahiplerince nasıl görülmektedir. Problemi algılamak için sorduğumuz sorular bize problemi tanımlamamızda yardımcı olmaktadır. Tanımlanan problem karar vermede olduğu gibi analiz edilir. Analiz aşamasında, problem küçük parçalara ayrılarak incelenir. Problemin analizinde aceleci davranılmamalıdır. Veri toplama, soru sorma işlemleri analiz aşamasında gerçekleştirilir. Karar verme sürecinde de olduğu gibi alternatifler gerçekleştirilir ve değerlendirilir. Bu aşamadan sonra problem ile ilgili karar verme, planlama ve çözüm aşamaları gerçekleştirilir. Problem çözme süreci ile ilgili detaylı bilgi problem çözme süreci yazımızda daha detaylı anlatılmaktadır. 

Problem çözme süreci ve karar verme süreçlerinde karar verme tekniklerinden faydalanırız. Problemin tanımlanmasında, alternatifler geliştirmede, analiz aşamasında ve çözüm süreçlerinde çeşitli karar verme tekniklerini kullanırız. Bu tekniklerin kullanımından iki önemli unsur bulunmaktadır. Bunlar; bilişsel ve yönetsel unsurlardır. Bilişsel unsurlar, bireylerin problem çözme sürecinde zihinsel faaliyetleri ile ortaya koydukları performansı kapsamakta iken yönetsel unsurlar ise, problemin çözümüne yönelik izlenecek olan teknik ve stratejileri kapsamaktadır. 

Karar verme teknikleri, yönetimde oluşabilecek problemlerin bilimsel yaklaşımla çözülmesi için geliştirilen teknikleri içeren bir disiplindir. 20. yüzyılın başından itibaren çeşitli araştırmacıların geliştirdikleri yöntemlerle oluşmaya başlamıştır. Bu tekniklerin çoğu başlangıçta savaşlar nedeniyle askeri amaçlar için geliştiriqlmiştir. 1950 yılından sonra ise işletme yönetiminde karşılaşılan  problemlere uyarlanıp işletmelerde uygulanmaya başlamıştır. Karar verme teknikleri bilimsel  tekniklerdir. Dolayısı ile tekniklerin işleyişi bilimsel bir süreç gerektirir. Bu süreç şu aşamalardan geçer; 
  • Gözlem, 
  • Problemin  tanımlanması,  
  • Modelin  oluşturulması, 
  • Modelin  çözümü, 
  • Çözümün kullanılmasıdır.  
Karar verme tekniklerini problem çözme teknikleri ve alternatif geliştirmeye yönelik teknikler olarak ikiye ayırabiliriz. Bu teknikler aşağıdaki kavram haritasında yer aldığı gibidir. Kavram haritasında yer alan teknikler, karar verme tekniklerinin genel yapısını ifade etmektedir.

Karar Verme Teknikleri Genel Akışı:

karar-verme-teknikleri-genel-akisi

Referanslar:
  • ORUN, Erhan. Karar Verme - Problem Çözme. https://erhanorun.files.wordpress.com. [Çevrimiçi] 2012. 
  • KAYA, Doç. Dr. İhsan. Çok Kriterli Karar Verme. İstanbul : yazarı bilinmiyor, 2014.
  • ÖZKIR, Dr. Vildan Ç. Kararların Modellenmesi ve Analizi. İstanbul : yazarı bilinmiyor, 2012.

problem-cozme-modelleri

Problem Çözme Modelleri

Gündelik hayatta veya iş hayatın da çok farklı tür problemler ile karşı karşıya kalına bilinmektedir. Bu nedenle, bireyin karşılaşılan problemin, ne tür bir problem olduğunun fakında olması gerekmektedir. Kişisel yaşantıda karşılaşılan problemler ile kurumsal hayatta karşılaşılan problemler arasında büyük farklılıklar olduğundan dolayı, problemi çözme metodolojileri de farklılık gösterebilmektedir. Bu durumda bilinmesi gereken en önemli unsur, problem çözmenin bilimsel bir metodolojiye dayanması gerektiğidir. Problem çözme süreci, bir bilimsel metodolojiye dayandırılacak ise, bu metodolojilerin ne olduğunun bilinmesi, bireyin problemi çözmesinde yaralı olacaktır. Bu sebeple de problem çözme modelleri hakkında bilgi sahibi olunması, problemi sınıflandırma konusunda büyük kolaylık sağlayacaktır. 

Bilişsel Süreç Boyutunda Problem Çözme Modeli

Bu tür problem çözme modellerinin asıl amacı, problem çözme sürecinde oluşan bilişsel durumları açıklamaya yöneliktir. Bu süreç içerisinde problem çözücü veya problem çözücüler, problemi tanımlama sırasında, bilişsel betimlemeye yani, problemi gözünde canlandırarak problemin kendine özgün olan yönleri tanımlamaktadır veya dönüştürmektedir. Bu tanımlama, problemin durumunu ve zihinsel olarak çözüm için hedeflenen durum ve göz önünde bulundurulması gereken dış faktörleri ortaya koymaktadır. Bu sürece, problem çözme sürecinde "bilişsel çıkarsama" olarak adlandırılmaktadır. 

Bilişsel süreç boyutunda problem çözme modellerinde rasyonelliğe vurgu yapılmaktadır. Bu modelin rasyonelliğe vurgu yapması ile birlikte aynı zamanda problem çözücü veya problem çözücülerin istedikleri hedeflere ulaşabilmeleri için sahip olunması gereken bazı yetenekleri de vurgulamaktadır. 

Bu yetenekler
  • Bireyin Resmi Olarak Aldığı Eğitim
  • Takım Çalışmasına Yatkınlık
  • Probleme Farklı Perspektiflerden Bakabilme Yeteneği 
Bilişsel süreç olarak problem çözme içerisinde olan bireylerin yukarıdaki yeteneklere sahip olmaları gerekmektedir. Bireyin resmi olarak aldığı eğitim, mesleki bilgi seviyesini geliştirme konusunda önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda takım çalışmasına yatkın olması, problem çözme sürecinde çalışacağı diğer bireyler ile birlikle hareket edebilmesi grup olarak problem çözmenin olmazsa olmazlarındandır. Probleme farklı perspektiflerden ya da farklı açılardan bakabilmesi ise, problem çözme sürecinde, problemin çözümüne yönelik farklı alternatifler sunabilmesi problemin bir kısmını çözmek yerine tamamını çözülebilmesine yönelik önemli bir unsurdur.

Bilgi İşleme Süreci Olarak Problem Çözme

Bu süreç, bilginin işlenmesi bağlamında oldukça önemli ve yoğun bir alandır. Problem çözme araştırmaları, günümüzde karar destek sistemleri olarak da bilinen bu kavram, problemi çözme sürecinde, belirlenen hedeflerin formüle edilmesi, çözüm adımlarının sınırları belirlenerek bu sınırlar çerçevesinden belirlenmiş olan çözümlerin en iyi olası çözümünün seçilmesi veya uygulanması gerekmektedir. 

Bilgi işleme süreci ile ilgili araştırmalar da, problem çözücülerin, problem çözmelerini kolaylaştırmak adına adım - adım problem çözmenin performansına odaklanmaktadırlar. Karar destek sistemlerinin ortaya çıkasının temel nedeni, karar vericileri desteklemek maksadıyla ortaya çıkmışlardır. Fakat günümüzde matematiksel modellerin ve yapay zekanın yaygınlaşması ile birlikte karar destek sistemleri problem çözme ve karar verme süreçlerinde bireylerin hayatına büyük kolaylıklar sağlamaktadırlar. Karar destek sistemleri her ne kadar çok gelişmiş olsalar ve gelişmeye devam etseler dahi problem çözmenin ve karar vermenin temelinde yine insan vardır. Her ne kadar problem çözme ve karar vermenin temellinde insan olsa da insan beynin büyük ve kompleks problemlere hızlı çözüm üretemeyeceğinden dolayı bu sistemlerden yararlanmaları bireylerin lehine olacaktır. 

Kavram Haritaları ile Teorik Problem Çözme

Problem çözme süreci tek boyutlu bir süreç olmadığından dolayı tek bir faaliyetten de oluşmamaktadır. Problemler yapı, form ve süreç olarak bir birilerinden farklı olabildiklerinden dolayı ortaya çıkan kavram, "kavram haritaları ile problem çözme"dir. Literatürde bu kavram "şema-teorik" olarak da geçmektedir.

Bu süreç çerçevesinde problem çözme, kavram haritalarına göre yapılmaktadır. Her problem için farklı çözümler ileri sürülmektedir. Bu noktada eğer problem çözücülerin belli bir problem türleri için ellerine tam bir kavram haritası var ise problemin bir temsili oluşturulmaktadır. Oluşturulan bu temsili probleme ait kavram haritasının kullanılması problemin çözümünü kolay hala getirmektedir. Söz konusu problem türü ile ilgili olarak var olan kavram haritasının, geçmiş tecrübelere dayanarak çözülmüş bir problemin sonucunda oluşturulmuş olan bu kavram haritası, problem çözücüyü doğrudan çözüme götürmektedir. 

Bu yaklaşıma göre belli bir alanda uzman olanlar, aynı zamanda iyi birer problem çözücüsüdürler. Nedeni ise farklı problemler ile karşı karşıya kaldıkları zaman belli çözümler atfetmektedirler. Bu noktada önemli bir unsur ise karşılaşılan problemin ne tür bir problem olduğunu tanımlanması ya da problemin sınıflandırılması, çözüm arayışlarında problem kümesinin küçülmesini sağlayacaktır. Bu noktada elinde iyi ve gelişmiş problem haritası bulunmayanlar ise genel problem çözme süreçleri ve stratejilerine güvenmek durumunda kalmaktadırlar. 

Referanslar:

  • YAŞAR, Dr. Okan. Davranışsal Karar Verme. Ankara : Detay Yayıncılık, 2016.


İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.